Haçlı seferlerini genel olarak tanımlamak gerekirse “kıyamete kadar bitmeyecek bir saldırının” adıdır.
Başlangıç noktası olarak baktığımızda Avrupa devletlerinin “Kudüs’ü kurtarmak” düşüncesi altında, Orta çağın bağnazlığından kurtulmak ve Doğunun zenginliklerine keşfederek sömürmek için başlatılan harekattır.
Tarih anlatımlarında belirli bir dönem aralığında gerçekleştirilmiş gibi görülen haçlı seferleri, genel olarak bakıldığında dünyaya hâkim olmak için yürütülen politikanın birer aşamasıdır. Bu açıdan baktığımızda 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD Başkanı George W. Bush’un ”Terörizme karşı bu Haçlı Seferi, bu savaş zaman alacaktır. Amerikalılar sabırlı olmalıdırlar. Ya bizimlesiniz ya teröristlerle (Müslümanlar)” açıklaması ile ortaya koyduğu, sonrasında da açıkça ifade ettiği tezin adı da 21. Yüzyıldaki “haçlı seferleri” idi. Bu açıklama ile genel olarak demokrasi adına ABD ve Avrupa ülkelerinin ittifak kurarak Müslüman ülkelere yaptıkları her bir sefer aynı eksende anlam kazanmakta. Bugün tüm dünya koalisyon güçleri diye adlandırılan benzeri ittifakların çeşitli uluslararası meşrutiyet kanalları inşa ederek yaptıkları her saldırıda aynı zihniyetin izdüşümlerini gözlemleyebilmekteyiz. Geçmişte Kudüs’ü kurtarmak arzusu nasıl başka amaçların paravanı olarak kullanılmışsa bugün de “demokrasi” düşüncesi başka amaçların paravanı olarak kullanılmaktadır.
Bir başka açıdan bakıldığında haçlı seferleri, aynı zamanda dünya ticaret yolları üzerinde işletilecek bankacılık sistemlerinin de ilk güçlü temellerini içermektedir. Haçlılar, sefer yollarında paralarını korumak için Avrupa ve Kudüs arasında geçerliliği olan para hesapları oluşturmak, faiz uygulamalarının daha etkin yollarını da geliştirme imkânı buldular. Bu imkân, hem savaşın sağladığı gelirleri Avrupa’ya nakletmenin güvenli bir biçimini hem de para sahiplerinin tefecilik aracılığıyla daha da zenginleşmelerini sağlayarak Avrupa’nın bugünkü finansal yapının şekillenmesine olanak sağladı.
Öz olarak söylenmesi gerekirse haçlı seferleri, sadece dini bir mücadele olmanın ötesinde, yankıları bugüne ulaşan haliyle dünya siyasetinin ve ekonomisinin de biçimlendirmesinde etkin bir role sahiptir. Bu rol bugün yoksul dünyanın sömürülmesi ve ezilerek başkalaştırılmasının da araçlarından birisi olarak güncel bir mesele olmak özelliğine sahiptir.
Velhasıl Alemi İslam’ın Nizam-ı Alemi kurma mücadelesinin yolu haçlı seferlerini anlamaktan geçtiğini görüyoruz.